21 Aralık 2014 Pazar

Adapazarı

'Kargaya yavrusu kuzgun görünürmüş' derler ama; uzun zamandır ilk defa(nihayet) 'budur!' dediğim bir fotoğraf çektim; acizane tabi.. (gerçi orada tanıştığım bir fotoğraf duayeninin yönlendirmesiyle akıl edebildim siyah-beyaz çekmeyi )



Adapazarı'na yolunuz düşerse bırakın köfteyi möfteyi, manda sütünden kaymaklarına yumulun!

Merak edenlere not: siyah beyaz fotoğraftaki köprü, Justinyanus Köprüsü.. Adapazarı Beşköprü'de..


19 Aralık 2014 Cuma

Rüya

Korkmaya başladım rüyalarımdan. Geç de olsa uyarıyor birileri beni; haber veriyor; 'bil' diyor sanki... ve öyle gerçek ki...

'Aptala malum olur' derler; öyle mi acep? (-ki 'abdal'dır aslında orada geçen; islam felsefesinden bir terim)

Zor bir hafta oldu belkide.. Gezelim mi hafta sonu?

15 Aralık 2014 Pazartesi

Merak

Kocasından / sevgilisinden dert yanan, aldatılan, ayrılan ıvır zıvır yalnız ve mutsuz kadına, dışından: 'aamaaaan; bırak rahvan gitsin ipneyi.. dunkofun tekiymiş.. sana adam mı yok? gel içelim bu akşam', içinden 'ahaa duygusal açık; saldır! avutayım seni anammm!! en geç 2 haftaya pompaaaa; yihaa!!' demek yerine,

'dur bakalım. tek taraflı anlatıyorsun; günah almaktan korkarım ben.. anlat detayları bakalım; kimbilir ne haltlar etmiş de bezdirmişsindir adamı; yahut hak etmişsindir' gibi iğne/çuvaldız prensibiyle yaklaşan; hatta ötesinde, ayağına kadar gelen hazır ve aç kadınları, kendi yemek yerine kocasıyla barıştıran başka erkek var mıdır çok merak ediyorum...

Şşşt lan garılar, size diyorum(neee?? bak yukarıda ne yazıyor; öküzüm ben).. Var mı öyle tanıdığınız?

Bir diğer merak ettiğim de,
Söz konusu zamanlama, er kişinin aylar süren cinsel diyetine denk geldiyse şayet... E hatunu da barıştırdık eski kocayla... E benn?? E benn???



Salaklık tamam da; umudu kesmeli mi kesmemeli mi bünyeden, onu merak ediyorum ben asıl... 1 değil, 2 değil, 5 değil malum :S

8 Aralık 2014 Pazartesi

Pompacılık

Yurt dışına giden Türkler, bulundukları şehirde önce pompacılık yapar bilirsiniz...

Düşünüyorum.... Düşünüyorum...
Acayip acayip şeyler geliyor aklıma :S

Tek fesat ben değilimdir herhalde.... Nasıl bir ironi lan bu? Cidden yemişler mi onca sene beride kalanları? :S

7 Aralık 2014 Pazar

Ömrümü Yiyen Şarkılar [1]



Huzurlarınızda, son 6-7-8(?) yılımın uyuklama müziği...
Sessiz, tekdüze, sıkıcı mesaisinin bunalmışlığıyla kanepesine kıvrılan Öküz, ve mavi dandik ikea pikesinin sadık dostu.. Çikolata renkli bir sanatçıdan geliyor; ninni.....

4 Aralık 2014 Perşembe

Life Is Not Facebook



Bakmayın siz öyle 'ben prezervatif sevmiyorum'gillere; ya tek eşli olun,  ya da sağlığından emin olmadığınız kimselerle korunmasız ilişki ya-şa-ma-yın gençler.. Hayat Facebook değil..

Ve unutma "fredi merküri'yle mi yatıyorum la; abartma, olmaz bir şey"ci arkadaşım, mevzu sadece AIDS değil.. Hepatit, HPV gibi kalan ömrünün içine edecek ve düşündüğünden çok ama çok(!) daha yaygın tonla risk var.

Kimse bayıla bayıla takmıyor o zımbırtıyı.. Mevzunun %50'sini b.k ediyor o zamazingo, haklısın.. Lakin o an sana dünyanın en mühim şeyi gibi görünen zevkinin, ömrü hayatın boyunca peşinden gelecek bir pişmanlığa sebep olmasına izin verme genç arkadaşım..

Ve bir not; her bekar erişkin kadının smear testini, ve her yetişkinin hepatit aşılarını ihmal etmemesi gerekiyor..

Ek not: prezervatif de bazı konularda tek başına yeterli olmuyor anacım.. çok detaya girmek istemiyorum; lakin, 'yeni tanıştığınız kimselerle 40 yıllık eşinizle sevişiyor gibi sevişmeyin' diyeyim kabaca; anlayan anlasın artık :S

3 Aralık 2014 Çarşamba

Korkularım

Düdüklü tencere, asfalt delen şu dıdıdıdıdı makineleri, füniküler metro korkularımdan bahsetmiştim..

Bir de yılan var bak.. İş başa düştüğünde öldürmüşlüğüm (çok pişmanım), kovalamışlığım da var, var olmasına da; içten içe fena tırsarım bu yılangillerden... Aileye, sevdiklere tehdit oluşturmadığı müddetçe koşar adım uzaklaşırım('uçar adım' daha doğru sanırım)..

Hatta akrepleri de ekleyebiliriz bu listeye; ki onların da kafasına kazma ile vurmuşluğum, üzerine basmışlığım, popolarından çıkan nesquick ile oynamışlığım var (hiç pişman değilim; yattığım odaya girecekti göt) :S

Buradan şu sonucu çıkartıyoruz demek; olanca 'kıyımsız' bünyeye rağmen, korktuğum canlıların kafasına vuruyorum :S

Korkutmayınız..

İç ses: Bu ne lan? (!!)

28 Kasım 2014 Cuma

Süzme Salak

Ne tip bir heteroseksüel pipili, tatil günü erkek arkadaşıyla hayvanat bahçesi gezmeye gider ki?

Bir pamuk şekerimiz eksikmiş elimizde; töööbe :S

Fanus Öküzü

İstanbul'da, Kadıköy'de doğmayaydım da, x bir küçük şehirde doğsaydım şayet; daha mı kolay olurdu her şey?

Seneler geçiyor; ve her an daha da kopuyorum kadıköy, hatta istanbul standart insan profilinden..

Üniversite yıllarımda 'dişi arkadaşlarımın kendilerinden çok ana-babalarının beni sevmesine' anlam veremezdim... kızın babası yırtınıyor 'bak sana kızımın fotoğrafını göstereyim', 'gelsene bi akşam bize' vs diye; hatun hiiiiç oralı değil.... Şimdi şimdi anlıyorum; 30larında 50 yaş kafasıyla gittiğimi... (40 sene öncesinin 50 yaşı diyelim hatta).. Ondan sebep babalar sevmiş, kızları burun kıvırmış onca yıl..

Yalnız yaşamak, o midemi bulandıran-yüksek volümlü kahkahalar atan kalabalıklardan sakınmak benim tercihimdi evet.. Ama vücut büyüyor malum; fanusumun zamanla dar geleceğini hesaplayamamışım belli ki.. Yahut fanusun ötesine ihtiyaç duymuşum zamanla; hem cam kubbemden çıkmak istememiş, hem camın ardından geçen dönercilere salya akıtmışım belki de..

Tutarsızlık, ne istediğini bilmeme, istediği şeyin bedeli mevzu bahis olduğunda yan çizme; hayatta en tahammül edemediğim şeyler.. Farkında olmadan ben de mi yapıyorum yoksa? :S

Hem bile bile, isteye isteye fanusda kalıp (-ki aslında özü bana göre oldukça renkli, keyifli, huzurlu bir yer), hem o izole dünyada yaşamanın zorluklarına vikvik etmek... Yani bedelini ödeyememek.....

Evet adını koyabilmek lazım; içinde altın kuru keyfin yerinde yaşadığın fanusunun bedelini ödeyemiyorsun Öküz... Şartlar, hayat, ıvır zıvır bahane üretip kandırma kendini...

Geri kafalı, renksiz, sıkıcı, tekdüze, 50 yaş kafasıyla yaşayan, suratsız, sığ adamın tekisin... Ve bunların yanında, içinde öyle garı kılıklı bir Küçük Emrah da var ki; of ki ne of.......

Adam olmaz senden.... Uzaylı geldin, uzaylı gideceksin pis dunkof....

22 Kasım 2014 Cumartesi

Füniküler Metro Gerginliği

Fünikülere her binişinde gerim gerim gerilen, ilk hareket esnasında oluşan sessizlikte 'her şey kontrol altında-normal değil mi?' yi teyid etmek için etraftakilerin gözlerinin içine bakan, gerginliğini saklamak için 40 takla atan bir ben değilimdir diye umuyorum..

Bir de inerken attığın ilk adım var bak.. Kayarsın hafif.... Bırrrr......

Yok; sevmiyorum fünüküler seni... Adını bile söyleyemiyorum zaten, neyini seveyim!


6 Kasım 2014 Perşembe

Sigara

Sigara sevdasına, olanca soğuğa rağmen dışarıda oturmakta ısrar edenlerin haline anlam veremez, içten içe 'acınası' bulurdum..

Asıl acınası olan, sigara içen arkadaşına uyum sağlamak / çıkıntılık yapmamak sevdasına, olanca soğuk havaya ve sigara içmemesine rağmen dışarıda oturan adamın dramıymış meğer :S

9 Ekim 2014 Perşembe

Yazık

- Sevmek, yeniden sevebilmek için sevişenler ; yani sevişerek sevebilenler .... (bu gruba empati dahi yapamıyorum)
- Sevilmek için sevişenler .... Sevişerek sevileceğini zannedenler...
- Unutmak, kanayan yarasına tuz basmak için sevişenler .... İçindeki o 'ödeştik!' hissiyatının ilaç olacağını, sevişerek unutacağını zannedenler/umudedenler..

Uykusuz geceler.. hala.. Her gün içinden ettiğin anlamsız kavgalar.. hala.. Kısır sorular, kısır cevaplar...

Ve ne keskin, ne geri dönüşsüzdür bir başkasına dokunan tenlerin, bir başkasına sunulan özelin araya çektiği aşması imkansız, kalın çizgi... 

Yazık.

Olmayacaksa bile....

[ yazıp da yayınlamadıklarımdan ]

2 Ağustos 2014 Cumartesi

Konuşuyorum Öyle [3]

Kurutmuşlar denizi.. 2 Buçuk saat sudan çıkmadım; gördüğüm yarım vatoz, bir hayalet kefal..

iç ses: yenir miydi ki vatoz? :S

Acaba diyorum yengeçlere mi sarsam; yer gök yengeç/pavurya malum ilerilerde..

Ama nasıl tutacağım tabi:S
Pintilik etmeyip, alacaktım o metal eldiveni...

iç ses: hadi almayı/tutmayı başardın; nerene sokacaksın o kımıl kımıl huayvanı pis dunkof?


Millet de bir tuhaf....
Akşam 9 olmuş, plaj hala insan dolu... La gitsenize evinize/otelinize; görmemişler gibi, tööbe..

Ha bir de hain deniz anaları var bak.. Morlu/mavili, devasa(!) ve zehirli zamazingolar... Isırgan otu misali fena dalarlar g.tlerine dokunursanız... Karanlık suda 10u 15i birden etrafını sardı mı da, vu huuu seyreyle adrenalini! ( bknz: Rhizostoma pulmo )

Yusuf yusuf diye şarkısı vardı, bilir misin? Acil Servis'in...  Hala var mı yau onlar? Piheyyy; vaktiyle yeni/zıbıdı şarkısı dediklerim bile tarih olmuş :S

Pffffff....

Ha bu arada; muhtar yapayım mı sizi?

1 Ağustos 2014 Cuma

El Oğlunun Pilavla Derdi



En farklı yaşayanların dahi 2 özenli / anne style sofra gördüler mi ne hale geldiklerini yakiinen bildiğim için, tereddütsüz söylüyorum: Ha şunu bileydiniz!..

Aç ayı oynamaz anacım..

O arada/derede gördüğünüz karizmatik-havalı gacılar ancak ve ancak çerez, ve yahut geçici heves olur ortalama bir Türk erkeğinin masasında.. (öküzce not: yenir mi, yenir; o kısmı eyvallah)

Ha diyeceksin, onları da o kafada adamlar alıyor zaten; sana ne?

Doğru :S
Bana ne oluyorsa? :S
Hazımsızlık sanırım; geçer..

 not: pilav ve ayıya takılmayınız.. mevzu onlar değil!

29 Temmuz 2014 Salı

Demek ki Neymiş? [1]

Demek ki neymiş?
'Aauauaa, domuz! Hadi yanına gidip yakından bakalım' dememek lazımmış.. Domuzlar gayet agresif, ve ürkütücü olabilirmiş kısa mesafeden.. Oink oink sevimli domuzcuklar filmlerde olurmuş..

Demek ki neymiş?
Koca koca yengeçlerle çok laubali olmamak, oralarını buralarını 'hı ananı' dedirtecek tarzda dürtmemek lazımmış...

Demek ki neymiş?
Deniz kestanesinin lezzeti öyle çok da ahım şahım bir şey değilmiş. Yahut, zeytinyağı-tereyağı vs adam gibi yapmayı öğrenmeden boşuna telef etmemek lazımmış garipleri..

Demek ki neymiş?
Her gördüğün deliğe/kovuğa çocuk saftirikliğiyle 'aaa delik!' diye barnak sokmamak; tatil yerinde, 7 yaşındaki sokak çocuklarınınki gibi eller yara bere içinde gezmemek lazımmış.


22 Temmuz 2014 Salı

Nisantasi Universitesi

Fena halde gıcığım bu özel üniversitelere..
Yoktu bizim zamanımızda böyle şeyler; yahut çok net hatırlamıyorum, belki henüz başlamıştı, ama ve lakin fiyatları ev parasıydı resmen; yani yok gibi bir şeydi.. Ya devlet üniversitesinde birinci öğretim / ikinci öğretim, ya şehir dışı, ya da tornacı..... Böyleydi ihtimaller..

Şimdi ooh... Paşa gönlün avukat mı olmak istiyor, poponu sallayarak %50 bursunu da alıyorsun... Bize burunlarından kıl aldırmayan üniversiteler zamane zıbıdılarının etrafında pervane! İster gemi - uçak cart curt mühendisi ol, ister fizikçi ol, yahut yerse doktor ol... Seçmece... (değil deme atarım kafana yastığı; gir bakalım devlette nereye giriyorsun o puanla!)

Gıcığım, kıskanıyorum, hasetimden çatlıyorum işin özü..


'Okula girmekle iş bitmiyor' da deme; döverim... Vallahi döverim bak; eziğim, gıcığım, yaram var diyorum bu konuda, anlamıyorsun(gönlüm çook başka şeyler okumak isterdi; ve 'bence' pek salak saçma bir bölüm olan işletme okudum uni'de)... Gerçekten marjinal bir örnek değilsen, kapağı attıktan sonra ister tıp fakültesi ister genetik oku, bir şekilde ittir kaktır bitiyor okul; sen de gayet iyi biliyorsun.

Bir de benim jenerasyonumun gıcıklığını seziyor gibi, inadına/dalga geçer gibi reklam yapıyorlar.. 'Keyfine bak', 'raaad ol yaparsın', 'koy d.tüne'.... Bu ne lan? Zıbıdılar okusun mühendis olsun diye bir üstüne para vermedikleri kalıyor.....

Şanslı veledler.. Hepinize uyuz oluyorum; şi-rin-lerden nefffffret ediyorum!!

--------

Vuhuu 1000. üye geliyormuş... Dile Öküz'den ne dilersen 1000 :)
kesin kıllı mıllı Kahtalı Mıçı misali biri gelir, gör bak.. o yüzden 'kıvırma' hakkımı saklı tutuyorum müsadenizle :P

19 Temmuz 2014 Cumartesi

Konuşuyorum Öyle..

Yarın bir yerlere mi gitsem?

İlgimi çeken yer de kalmadı ki yakın İstanbul'da... Şile'si, Ağva'sı, İzmit'i, Kıyıköy'ü... Trilyon kere gittim; 300.000 er kare fotoğraf çektim.. İnekler bile tanıyor artık; 'aha geldi yine manyak' diye :S

Eskisi gibi fotoğraf da çekemiyorum sanki... Makine ele yabancılaşmış; ya alakasız filtre unutuyorum objektifin başında, ya renk ayarını kaçırıyorum.... Senelerce benim ekmeğimi yedi eşşek, şimdi tanımamazlıktan geliyor.... Gerçi bende de kabahat; at dolaba, 6 ayda bir suratını gör.... Trip yapıyor tabi; garı gibi... Dişi mi acep bu Nikoncan?

Beyaz Tobleron gelmiş bu arada memleketim marketlerine; niye haber vermiyorsunuz? Ağızda eritiyorsun beyaz çikolatayı da yumuşak yumuşak; beriye kalan katılaşmış balı fışırt fışrt emiyorsun hani uzun uzun (erotik mi oldu?).... tadını çıkarta çıkarta... tanesine 5dk mesai ayırarak.. hakkını vererek..... bknz ilgili yazım: damaksal orgazm

Bir de oruç mevzu var bak.... Açlığı neyse de; şu diğer kısım (bel altı sabır) zor hakikaten... Herkeş açlıktan dert yanar, ben.........

Pfff...... Çıksam mı acep dışarı? Saat de 11 olmuş :S

Ha bir de şöyle bir şey vardı bak; günün polemiği.. Çok gülerim 'ben yemeği yaptım, bulaşıkları da sen yıkayıver' kadın muhabbetine... Yerse...


15 Temmuz 2014 Salı

Eğlencelik Oyuncaklar 4 (+18)

Bir bilmecem var çocuklar... Haydi sor sor..  Psyco meraklı işidir ancak ve ancak.. Acaba nedir, nedir?.. Denizler altında kırkbin fersah denince akla.. Tamam şimdi buldum!.. Hemen onun adı gelir.... ????

Not: hadi acıdım; bu sefer kastırmayayım sizi... açıklayıcı fotoğraf da ekliyorum..

Hala mı anlamadın? :S Bari fotoğrafın adına bak be akıllım ;)

Eğlencelik Oyuncaklar 1:
http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2014/03/eglencelik-oyuncaklar-1-18.html
Eğlencelik Oyuncaklar 2:
http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2014/04/eglencelik-oyuncaklar-2-18.html
Eğlencelik Oyuncaklar 3:
http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2014/05/eglencelik-oyuncaklar-3-18.html

11 Temmuz 2014 Cuma

Rus Turist Nasıl Kaldırılır?

Güney sahillerinden rus turist kaldırmak benim harcım değilmiş aga, 30'larımdan sonra bunu öğrendim ben Alanya maceramdan.

Memlekette bunu beceremeyecek kaç erkek var, cidden merak ediyorum; zira teknik olarak yapmanız gereken tek şey tutup kolundan çekmek... Ama ve lakin, yok... Öküz'ü yine de aşıyormuş mevzu.. Anlatayım bak, belki hak verirsin..

Güney sahillerinden rus kaldırmak için 5 yol var sevgili okur:

a) Ağzını yüzünü kırmalık seviyede yüzsüz, it, onursuz/şerefsiz bir şey olacaksın.... -ki net olarak 'istemiyorum'u duyduğun kadına 15dk sonra(1 bardak daha içince) yeniden yeniden yeniden yanaşabilesin..

Hemen yanımda, kızcağız belki 10 defa çok net reddetti; hala kolundan çekiyor c'mon c'moon diye... 'Adam ol; ne rahatsız ediyorsun gızları!' diye şimdi şişeyi kafasında kırıyorum, az sonra kırıyorum terbiyesiz herifin derken; son çekişinde aldı götürdü kızı :S 

Yahut 'bi şekline şemaline bak; dengin mi la o senin?' cümlesi senin için hiç ama hiç bir şey ifade etmeyecek.. (çok bilmiş okura ek not: özgüvenden çok, 'had bilmekle' ilgili bir şeyden bahsediyorum)

Senin 'merhaba' demeye çekineceğin güzellikte, koy karşına seyret gacıları(-ki pek çoğu ülkelerinde gayet okumuş etmiş şeyler), elin iğrenç ki ne iğrenç adamları tutup tutup kollarından çıkartıyor... Hani eli yüzü düzgün, kaliteli tipler yapsa vallahi gam yemeyeceğim; nasıl leş adamlar aklınız durur... O yılışık/arsız/aç surat ifadelerini bir ömür unutamayacağım sanırm; belgesel çekmelik, cidden akıl almaz, trajik fotoğraflar vardı.. 


b) Yaş, fiziksel beğeni, kilo vss umurunda olmayacak; denk gelene yapışacaksın..

Garson bağırıyor 'abiii dibine kadar girdi, yanaşsana kıza!'.... 

La oğlum aç değilim, açıkta değilim; bu ne lan? İstanbul'da yüzüne bakmayacağım, yahut en pozitif bakışla 'yoklukta gider' diyebileceğim kadına 'sırf tatilde turist kaldırdı' desinler diye mi sokulacağım; tööbe...

c) Pilot moda bağlamış, sabahında seni tanımayacak derecede sarhoş birini rüyayla karışık, ooh sabahlar olmasın(!!)......

Ölü şaapar, hatta tecavüz eder gibi tööbe bismillah.... Hani okuruz ya gazetelerde rus turist sabah yatağında bulduğu adamı tecavüzle suçladı vs diye... Hah işte.... Otele atılan gacıların %90'ı bu modda terkediyor mekanı.... Çok acı......

d) Çok çok(!) marjinal yakışıklı ve/veya şanslı olacaksın..
İlk 5dk içerisinde bir turist 'sen benimsin' diye üzerine atlıyor zaten...

e) 3 Liralık adamlarla rekabet edeceksin.. -ki en çirkini de bu sanırım :S

Büyük konuşmayayım ama; Klodya Şifır gelse, yahut ıssız adaya atacağız / 6 ay elizabeth'e mahkum kalacaksın deseler o ucuz rekabete girmem... Net!! (kadın-erkek ilişkilerindeki şu rekabet mantığını [hatta belki gerekliliğini] hiç anlmadım, hiç de anlayamayacağım zaten)

Yok kardeşim; hiç bana göre değilmiş bu işler.. Ben daha entellektüel, ve yahut 2 taraf da birbirini beğendiği takdirde daha net, daha bodoslama işlerin adamıymışım.. Ekmek dediğin yaptığın yılışıklıkla değil, farkınla/duruşunla yendiğinde güzel... (bknz: züğürt tesellisi)



Memleketim tatil cennetlerinde öyle değil; genel mantığı 'ısrarcı olan, yapışan kazanır' gibi düşünebilirsin..

Nasıl iğrenç adamlar o süt gibi gacılara yumuluyor, tutup kollarından götürüyor, aklınız şaşar.. Allah günah yazmasın; sokakta elini uzatsa sıkmayacağın adamlar, her gece senin/benim salya akıttığım gacıların bir yenisiyle oooh sabahlar olmasın takılıyor..

Hayır bir şey değil, mundar ediyorlar.. O adamın şey yaptığı kadın bir daha kullanılır mı be; öğğğkk :S

Rus kaldırmanın ötesinde, rus turist de bana göre değilmiş aga.. O ne öyle, 'biraz zom oldum mu kolumdan ilk yahut en hızlı çekene veririm' bakışı? Nasıl ucuz, nasıl çirkin fotoğraflar şaşarsınız... Sabah güzelliklerinin olanca bilinciyle salına salına yürüyen efendi uslu gacılar, alkolü dayadıktan sonra güle oynaya buram buram çakal bakışlı o bakışlar hakikaten gitmeyecek gözümün önünden.. amsterdam'ın kesik esrar kokusu, antalya / alanya'nın çakal bakışlı memleketim delikanlıları..) ve/veya 150 kiloluk, ter-sakal-pislik içindeki adamların koynuna giriyor... Hiç mi aynan yok, yahut nerenle içiyor da böylesi görmez oluyor gözlerin a kadın!

Iyyyykkk; vallahi kalktı yine midem!! :S

Dur daha bitmedi rus turistler hakkında yazacaklarım.. üşenmez / unutmazsam, 'coming soon' yine..

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Eposta Trafiğim


Adam olmaz benden...
Gün içerisinde Safari'de (internet explorer'ın az gelişmişi) gerçek eposta adreslerimi, Chrome'da Öküz'ün maillerini takip ediyorum... Telefonumda ise, official adresime yönlendirilmiş öküz ve gerçek ben bir arada :S

Arap saçı derler ya; hah işte aynen öyle..

Bazen Öküz'e gelen e postaları telefonumdan gerçek adımla yanıtlıyorum; -ki hadi o neyse... Bazen de Öküz'ün epostasından iş maili yazıp gönderiyorum.. Sonra ayıkla pirincin taşını ayıklayabilirsen..

İsim kısmında 'Öküzün Önde Gideni, Pis Hanzo' yazıyor bir de; bilen bilir..

Düşünsene, xx firmasının ultra ciddi bilmemne müdürüne 'öküzün önde gideni pis hanzo' mesaj gönderiyor; ve mesajı yazan aslında kadının efendi-uslu-ciddi bildiği / tanıdığı xxxx :S

Google'da biraz bakınsa, rastlayacağı ilk linklerde tuvalet alışkanlıklarım / bel altı maceralarım falan çıkacak; 3 liralık karizmayı daha da kökünden kazıyacağım :S

Of dunkof kafam, offf..

La bu arada eklesenize foursquare'dan Öküz'ü.. Kırk yılın başında bir şeye heves ettim; kimse takip etmiyor :/

https://foursquare.com/okuzovski

6 Temmuz 2014 Pazar

Öküz Rus Cenneti Alanya'da!

Önceki yazımda bahsetmiştim; 1 haftalık Rus cenneti Alanya tatilimden yeni döndüm üzerinize afiyet.. Kuş cenneti olur da Rus cenneti olmaz mı? Bilmeyen gençler için söyleyeyim; ahanda Alanya tam olarak öyle bir yer işte.

Düşündüğümden keyifli bir tatildi. Zira yaşça benden genç bir grupla birlikteydim; ve onların enerjisi beni de yukarı çekti tatil boyunca..

Dans hususunda fikirlerimi bilmeyenler öncelikle şu yazıma göz atsınlar rica ediyorum..
http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2010/01/dans-gercegine-okuzce-baks.html

Bitti, okudun mu?  (pis tembel; oku hadi, üşenme!)

Hah işte... o beli bükülmez, odun ki ne odun(!) Öküz'ün içinden öye bir dans canavarı çıktı ki...... Of off; ne siz sorun ne ben söyleyeyim :S

Yarım şişe rakı, vokta, viski falan derken.... Aralıksız 5 gece, sabah 5'lere kadar.....

Ne figürler, ne figürler! Baya baya clubber'mışım, haberim yokmuş... Doğuştan gelen bir yetenek :P

O ömrü hayatında dans etmemiş, dans dedin mi/düğün dedin mi fellik fellik kaçan adam gitti.... yerine 20 yaşındaki tatil arkadaşlarının eteğine yapışıp 'e hadi! hadi! bu gece gitmiyor muyuz?' bir şey geldi; -ki bir ara cidden ürktüm kendimden :S

Ama olay eğlenceli arkadaş grubu ve alkolde tabi. Onların yoklunluğunda denediğim bir gece; yine, elimde bekletmekten çişe dönmüş biramla kös kös etrafa bakınıyordum barda..



Her neyse..
Tatilden özetle şunları öğrendim sevgili okur:

a) Gözlerimi çızıttırmalıyım.. Miyopinin yanına astigmat da başlamış iyiden iyiye :/
- La bana mı bakıyor şu gacı?
- Neyynn, dişi miydi o??!! ben erkek diye bakmadıydım :S
- Bilmem, görmüyorum ki :S

Tatilim süresince en çok kurduğum cümlelerdendi sanıyorum.... Yazık günah; bir şey yapmayacak olsam dahi, güzele bakılır arkadaş... Elden geldiğince bakılır en azından(bknz ilgili yazım)...

b) Rus turistler bıyık, kıl-tüy sevmiyor..
Yaz bunu bir kenara Öküz..

c) Gece kulübüne eğlenmek için git; turist kaldırmak senin harcın, midenin yapacağı iş değil..

Evet sevgili okur.. Bir sonraki yazım ' 5 adımda rus turist kaldırma rehberi '.... ( yazdım aslında da, gıcıklığına yayınlamıyorum şimdi :S )

Coming soon....

1 Temmuz 2014 Salı

500. Yazı

Önceki bloğum kibarfeyzo'yu da hesaba katarsak, 2008 yılından beri blog yazıyorum.. Yayınlanan 500. yazım bu(-ki bir 100 kadar da yayınlamayıp taslakta tuttuğum var sanıyorum)..

Binbir çeşit insan tanıdım buradan. Dertleştim, dinledim, paylaştım, yaramazlık yaptım, hata yaptım, evlilik kurtardım, tanıdım, hayal kırıklığı yaşadım, güldüm, çok güldüm, ayıp ettim, öğrendim, inandım ve hatta aşık oldum...

Bilhassa siz okuyup yorumlarını, dertlerini, en en özel/güvenip kimseye söyleyemediklerini paylaşan, beni duvara karşı konuşuyormuş gibi hissettirmeyen, canlı/kanlı dostlar; Öküz pek seviyor sizi.. Değişik, böyle nasıl desem, kımıl kımıl bir renk oldunuz hayatımın son 5 yılına...

Olanca işime, sıkıntılara, yoğunluğa ve hatta artık alakasız olmaya başlayan yaşıma rağmen dönüp geriye baktığımda, iyi ki açmışım bu blogu diyebiliyorum hala.. -ki asıl önemli olan da bu sanırım zaten.. Güldüm, güldük, paylaştım, hissettik.... Daha ne olsun?

6. Sene ve 500. yazı.....
Hepinize gönülden teşekkür ediyorum; tutkuyla yaşayın güzel dostlarım..

Tek tek isim yazmayacağım; bilen bilir zaten kime ne hissettiğimi ama; gay'lere karşı olan önyargımı yok eden XCoach'u ve artiz Lady'yi kayırmak istiyorum izninizle... Onlar öyle ya da böyle, en başından beri var...

Ha bu arada, Öküz tatilden yeni geldi.. Rus turist odaklı, dans pistinden inmediğim(!!??), güneşi/kahkahası/macreası bol bir tatil... Bir kendime geleyim; ayrıca yazacağım tek tek.. Coming soon! 

16 Haziran 2014 Pazartesi

Öküz'ün Nü Denemeleri [5] (+18)

Amatör şartlarda, hesapsız/plansız/tripodsuz, flash yerine ikea gece lambası kullanarak yaptığım çok eski bir çekim..




Öküz'ün Nü Macerası, Bölüm 4: 
http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2011/10/okuzun-nu-denemeleri-4-18.html

Öküz'ün Nü Macerası, Bölüm 3: 
http://okuzunondegideni.blogspot.com/2011/07/okuzun-nu-maceras-3-18.html
Öküz'ün Nü Macerası, Bölüm 1,5:
http://okuzunondegideni.blogspot.com/2010/05/okuzun-nu-maceras-bolum-15.html
Öküz'ün Nü Macerası, Bölüm 1:
http://okuzunondegideni.blogspot.com/2010/01/okuzun-nu-maceras-bolum-1.html

Müüüü: http://okuzunondegideni.blogspot.com/2011/03/muuuuu.html

13 Haziran 2014 Cuma

Aha Ben!



Hani vardır ya,
- ta taaa!! :)) ....  hayatım nasıl olmuş saçım?
- pok gibi.. eskisi kesinlikle daha iyiydi :S 
- odun herif!! soranda kabahat zaten!!

Hah.. O benim işte!..
40 kez sor, 40ında da aynı şeyi söyler benim kafa; anlamaz çünkü 'yahu boşver.. mutlu olsun/iyi hissetsin' bakışını..

Yapıcı olmak, taş üstüne taş koymak, realiteler/gerçek hayat, 'yahu kimi kandırıyoruz? amaç ne/olay ne?' bakışı.... Matematik kafası deniyor benzer duruşa da, sırf benim gibi dingillerin uydurması muhtemelen..

Örnek dialoglar böyle uzaaaaar, gider tabi..

- kilo mu aldın sen?
- off öküz.. aldıysam dahi söyleme; ben de görüyorum elbet!

- öküzcüm masaya/sofraya mum mu koysan? 
- ne gerek var yau.. yarın öbür gün elektirikler kesilir falan; o vakit kullanırız..

- sevgililer gününde şöyle lüküs bir yerde yemeğe götürürsün beni, değil mi öküzcüm?
- oolum bak git! sevmediğim şeyler....

- beni seviyor musun öküüüüüz? (305nci tekrar) 
- bzzzzt.. bzzzztttt! (yandı devreler)

- özledim tenini...
- pompa diyorsuun? :) 
(şu pompa lafını 30umdan sonra kelime dağarcığıma sokmayı başaran Pucca'ya teşekkürlerimi sunuyorum.. çok eğlenceli!)

Pieeeh!!...
Kıymetim 400 sene sonra anlaşılacak benim!

40 Sene öncesinin ilişkilerinde parmakla gösterilir, 4000 sene önce kral olurmuşum belki; lakin anlaşılan o ki, kendi ömrü hayatımda modern kadının dilini, üslubunu, beklentilerini, hayalindeki erkek olmayı hiç ama hiç öğrenemeyeceğim be blog :/

Nasıl olcek?

Kendime not: Karikatürize etmeyi, kendini yermeyi fazla mı abartıyorsun öküz?
Cevap: E komiiiik? :S
Kendime not2: Umutsuz vaka.. Olmaz senden adam....

9 Haziran 2014 Pazartesi

Tosssss.... (bir oyuncak hikayesi +18)

Şehir dışında yaşayan eskilerden bir afet-i deryaya süpriz yapmak niyetiyle en yakın oyuncak mağazasına uzun zamandır akılda olan siparişler verilir.... Duşlar alınır..  En seksi donlar giyilir.. Ve gelen kurye poşetiyle apar topar yola çıkılır..

50+km.....

Engin hayal gücünün şekillendirdiği binbir eğlencelik senaryo haftalar öncesinden yazılmış-çizilmiş; her şey tastamam/eksiksiz..

Koşar adımlarla merdivenler çıkılır; heyecanla zil çalınır... Hatun kişi şaşkın gözlerle kapıyı açar.. Niyeti bozuk öküzün gözlerindeki hınzır parıltıyı bir hamlede kavrar ve, ta taaaaa... 'hay allah.. keşke haber verseydin... regl'im' der....

Tossssss!!!!    :/

..................

Acaba diyorum şu tossss'lar hakkında kitap falan mı yazsam(?)... Ne çok geliyor böyle saçmalıklar başıma; bahtsız mıyım, şaşkın mıyım isimlendiremekte güçlük çekiyorum :S

Neye niyet, neye kısmet; gece köskös, dvd ve bezelyeli pilav eşliğinde tamamlanır... ( bezelye güzeldi ama bak :S )

................

Duvara toslamak ve hayal kırıklıklarının ötesinde; ertesi gün özel bir işi için babaya emanet edilir araba.. Vites kolunun önünde unutulan ve oyuncak siparişimi olanca detaylandırarak yazdığım kağıtla birlikte...

Açmış, okumuş, kenara bırakmış.... Ne düşünüyor şimdi kimbilir :S

- Vaaaay, hani asesksüel hissediyordun? dayanamamış, sezonu çabuk açmışsın öküz efendi :)
- Yok be yahu, kuruyup düşmesin diye vallahi... Kullanılmayan uzuvların acı hikayesini dinlemedin mi sen hiç? :/



7 Haziran 2014 Cumartesi

Erkek Adam Aldatır!

Daha 7-8 ay kadar önce nikahlarına gitmiştik güya... Boşanıyorlarmış.. Aldatmış damat...

Damarlarında benimkinden daha yoğun/öte homon(testesteron) dolaşan bir erkek nasıl olur hiç ama hiç canlandıramıyorum kafamda; varsa da(-ki vardır muhakkak), duvarda rastladığı oyuklara bıyık buruyordur herhalde :S (gerçi testesteronun bir başka etkisi asabiyet pek yoktur mesela bende; sırf bel altına çalışıyor demek bendekiler:S)

Daha önce de yazmıştın; çok net yineliyorum: sevgilim dediğim bir kadını hiç aldatmadım şu zamana kadar. İlişkiye verilen aralarda(her 2 tarafında durumdan haberdar olduğu aralar elbette) yediğim naneler oldu; sayısı az ya da çok; yalan yok.. Ama dün ayşenin elinden tutup, ertesi gün fatmanın koynuna girmedim hiç.. (gerçi hiç 10+ senelik, yahut marjinal eksik kaldığım bir ilişkim de olmadı şu vakite kadar)

Ona rağmen, (kızacak şimdi memeligiller), erkeklerin eşlerini aldatmasını bir derece anlayabiliyorum.

Bu şey gibi, evliliğin 10. senesinde çocuk isteye kadına 'offf.... yine mi çocuk mevzu; annelik güdünü/hormonlarını kontrol edebilmelisin' demek gibi bir şey.. Aç/eksik bırakılan erkek ortalama bir testesteron düzeyine sahipse aldatır arkadaş; bu bu kadar basit.. Yahut şöyle söyleyeyim, o vakite kadar aldatmamış olması, aldatmayacağı manasına gelmez en azından..

Ahlak anlayışına göre çok çirkin veya az çirkin olarak değişir en fazla süreç.. (o durumdaki görece iyi erkek-kötü erkeği ayıran, aç/eksik kalmadığı halde yapan, şımarıklıktan yapan, bunu bir hakmış gibi gören, pişman olmayan, 'haha yapacağım tabi olum!' kafasında olan, tensel ve tek seferlik kaçamakların ötesine geçen vs ıvır zıvır detaylardır bence)..

Amma ve lakin....

İstediğin kadar aç kal... İstediğin kadar ihmal edil... İstediğin kadar eksik kal...
Ulan 7-8 ay be... Kudurdun mu be adam? 7-8 Aylık evli adamın aklına gelir mi yahu böyle şeyler? (-ki mevzuyu farkedip boşanmaları 7-8 ay sürüyor. yoksa kimbilir ne zamandır devam ediyor bu aksiyon) Evliliğin kafada dank etmesi bile bir süre alır eminim..

Hiç 'ouu erkek milleti böyle zaten; pis g.tlekler' falan diye mikmik etmeyin; bildiğim gördüğüm/duyduğum kadın aldatmalarını şuraya yazsam, kızarır yüzünüz.. Bu kadın olmak-erkek olmakla değil, adam olmakla alakalı bir şey..

Neyse.. şunu diyeceğim özetle... Gerçekten çok çirkin insanlar var çevremizde(kadın/erkek).. Güzel insanların bir ömür düşünseler dahi empati kuramayacakları, aldatmayı 'hak' olarak gören insanlar..

Oysa aldatmak hak değil; en en kötü senaryoda dahi, en fazla 'mecbur kalmak', 'hata yapmak' yahut hadi beterin beterisin, 'dolduruşa gelmek' gibi yorumlanabilir... (-ki çirkin senaryo, hayatta yüzleşilebilecek en ciddi travmalardan biri; Allah düşmanıma vermesin, öylesi insanlarla muhattap etmesin)

Gençlere not: Ahlak anlayışında tereddütleriniz olan insanları özelinize almayın; çok vurursunuz sonra kafayı..

-- Haaaayır Öküz; hiç bir şartta kabul edilemez aldatmak!
-- Yok anam, o işler öyle olmuyor işte.. Canlandır bak kafanda........ 
40 yaşında bir erkek.. 2 Çocuk var biri ilkokulda... Kadın kepenkleri indirmiş... İttir kaktır ayda 1'e talim ediyorsun.. Her anlamda salmış... Seni/ihtiyaçlarını/beklentilerini zerre umursamıyor vs.. 

Çok özür dilerim ama; 'müstahak' kelimesi yetersiz kalır hislerimi ifade etmek için.... Konuşturmayın şimdi beni....... (hastalık-sakatlık vb marjinal örnekler getirmeyin hemen kafanıza; onlar ayrı..)..

3 Haziran 2014 Salı

Steven Tyler Gulluoglu'nda

Şu Güllüoğlu'nun baklavasını bir ben mi sevmiyorum?

Tamam kabul, ortam/atmosfer keyifli, işletme sahibi keyifli.. Karaköy toptan güzel bir yer zaten..

Lakin, tereyağı kokusu ve hafifliğinin haricinde pek bir numarası yok be anam.. Baklava dediğin şerbetli, daha bir tatlı olur sanki.. :S

Hı, yanılıyor muyum?

Şeye benziyor.. Kanlıca yoğurdunu da, sanki hiç yememişsin / bilmiyormuşsun gibi her seferinde bir beklenti, bir umutla alırsın.. Sonu hüsrandır; en mini boy kabı dahi bitiremezsin ya... O misal..

1 Haziran 2014 Pazar

Mimmo

Sevgili Gülni mimlemiş.. Yanıtlayayım; -ki şişmesin bir tarafı..

- Blog Açma Hikayeniz Nedir?
Özel bir hikayesi yok.. Vaktiyle(5-6 sene kadar önce) Pucca'yı okuyup heveslenmiştim.. Kendini yazarak daha iyi ifade edebilengillerdenim; onun da etkisi var elbet.. Hani Forrest Gump'a diyorlar ya 'düşünme, sadece koş!'.... diye; o misal.. Düşünmedim, başladım öylece yazmaya :S

- Blog İsminiz Nereden geliyor?
Vaktiyle blogun ismi kibarfeyzo'ydu, bilen bilir.. Sıkılıp kapatmıştım; sonra aynı ismi yeniden alamadım mı ne; birşeyler olmuştu... Yine 3sn'de aklıma Öküz geldi; onu kullandım.. Öküz olmasaydı, Denyo, Dingil, Hanzo falan yine benzer bir şey olurdu.. Öyle Excaliburr!!, DonTheDragon! falan isim kullanamam; gülerim ben :S

- Hangi Mevsimi Seversiniz?
Kış çocuğuyum ben; dolayısıyla sonbahar-kış geçişine daha bir yakın hissediyorum. Ötesinde, popüler optimist yaz çocuklarından da hiç haz etmem ne yalan söyleyeyim..

- Bu Mevsim Size Neyi Çağrıştırıyor?
Bu? Şuanki mi, önceki sorudaki mi? Her neyse.. Sonbahar = Mont, ince trikolar, sarı-kırmızı dökülen yapraklar, fotosafariler... Benim kış uykum sıkıkla sonbahar da biter; öyle uyanırım öğğkk pis yazdan..

- Kırmızı Ruj mu, Eyeliner mı?
Rujun tadını unuttum :S Ruj yemek diye bir şey vardı eskiden, öyle değil mi? Tadı-kokusu falan damağımda.. Yüzün gözün falan her yerin ruj olurdu ( fazla mı erotik oldu? öhömm ... neyse işte.. ).. Yok şimdi eskisi gibi ruj kokulu, ruj tadında rujlar..

Eyeliner nooliirdi? Şu göz altına çizgi çeken zamazingo mu? Yok, onu sevmiyor Öküz..

- Blog Yazmak Sana Ne Kazandırdı?
Bilmem :S Eğlendim.. Çokça gülümsedim.. Az biraz gülümsettiysem de ne mutlu..

Bir kaç evlilik kurartmışım(öyle demişlerdi); vardır belki sevabı..

Onlarca boşbeleş insanın yanında 3-5 de çok kaliteli/dolu dolu insan tanıdım.. Biriyle sevgili oldum hatta.. 3-5 Kişiyle çay-kahve muhabbeti yaptım.. Saçma sapan 1 kişiyle ağır pişmanlık yaşayıp, ders çıkarttım.. 2-3 Kişiyle yatay jimnastik :S

Eskiden hemen her hafta 2-3 kişi yazardı 'melaba, ben tanışmak istiyorum seninle' diye; hey gidi günler :))

Geriye dönüp bakıyorum... Ne kazandırdı? 1 Güzel insan, 2-3 arkadaş/tanıdık ve bolca gülümseme.. Hepsi o..  (iç ses: daha ne olacak?)

- Kitap okumak mı, bir şeyler yazmak mı?
Yerine-zamanına göre.. Bazen bir şeyler yazmak, bazen okumak..

- En Çok Etkilendiğin Film(?)
Shawshank, Forrest Gump, 7 Samurai..
Bknz: https://www.blogger.com/profile/07253711733046843172

- Şiir mi, roman mı, hikaye mi?
Şiiri ayrı tutarım.. Ama kurgu yazıları sevmiyorum; orası net... Kitap dediğin taş üstüne taş koyacak insanda.. Roman delisi tatlı su entellerinden pek haz etmem mesela..

- Hangi Tür Film/Kitap(?)
Film = dram.. Kitap = tarih (selçuklu'lar olur, napolyon olur, din tarihi olur... taş üstüne taş koysun, yeni bir şeyler öğreneyim yeter ki)

- Öğrenci Olmak mı, İş Hayatı mı?
Hangi denyo iş hayatını seçer ki bu soruda? Elbette derdim yok tasam yok 'öğrenci hayatı' bu soruya yanıtım.. Düşünsene, en büyük derdin ikinci öğretim iktisattaki hatunun seni görmezden gelmesi(hep de bu iktisat, çeko falan oradaki kızlar güzel olurdu benim zamanımda)... Pieeehh..

-Kitap Okumak mı Film İzlemek mi?
Roman(gıygıy) okumak mı film seyretmek mi == film seyretmek.

- Klasik Giyinmek mi, Spor Giyinmek mi?
Dolapta eline geçen ilk şeyi giymek malesef.. Giyinmeyi bilmeyenlerden bu öküz..

- Almaktan Asla Vazgeçmeyeceğin Şey Ne?
Bilmem; gelmedi aklıma bir şey :S

- En Sevdiğin Yemek?
Eeeeett!!! Kırmızı Et!!!
(bknz: http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2010/05/et-istiyorum-ben.html )

- En Sevdiğin Dizi?
Dizi seyretmez Öküz; seyredenlerden de yine pek haz etmez.... Arada açıksa Sülüman'a göz atıyorum sadece.. Hep belgesel, hep belgesel :P (yok anam; televizyon seyretmiyorum.. haftada 4-5 saat belki)

- Özel Bir Yeteneğin olsa Bunun Ne Olmasını İsterdin?
Bknz: http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2009/09/en-buyuk-hayalim.html

- Hasta Olmanın En kötü Yanı?
İşlerin aksaması ve halsizlik falan herhalde :S
Allah çözümsüz hastalık vermesin..

- Alınacaklar Listen Var mı, Top 5 Nedir?
1- Mares 70cm zıpkın ve bilimum yeni yüzme/dalış malzemesi
2- Ayfon6
3- Adam gibi kılık kıyafetler
4- Baş ucu radyosu (alaturka fm.. non-stop zeki müren mod)
5- Araç içi(çakmak gözünden) su ısıtıcı :S

- İlk Aldığın Makyaj Malzemesi Nedir?
Çok sıkıcısınız be anam.. Bıkmıyorsunuz şu makyaj / kıyafet muhabbetinden :S

Öpenzi... Dost XCoach, Artiz Lady, Yobaz/anarşist Tülin, eller havaya UçanKaravan, junior Maya, ve uykucu Josephin'e gitsin mim...

30 Mayıs 2014 Cuma

Timsah, Kadin & Moda Fotografi

Şu fotoğrafı çeken, çekilmesine vesile olan, dergisinde yayınlayan, yazıyı okuduktan sonra 'ama çanta da iyiymiş bu arada' diyen.......

Ne diyeyim ki ben sizlere(!)... Yüzsüzlükte çığır açıyor gibisiniz :S

Kadınların da böyle bir iki yüzlülüğü var mirim.. Hani derler ya parayı buluncaya kadar kominist, kocayı buluncaya kadar feminist vs diye; o misal... Bakmayın öyle öğğkk kürk giymeyin, timsah çanta mı oy iğrençsiniz vikviklerine; yeterince çok parası olan hemen her kadın sever, giyer bu meledleri(çook para diyorum dostum, çooook)..

Ve hep derim; biz erkeklerden farklı olarak, kadın milletinin her durumda geçerli sebebi/bahanesi vardır yediği naneler için..


29 Mayıs 2014 Perşembe

Çok Konuşan Erkek

Bütün gün susmuş ve vikvik konuşma ihtiyacını kusacak yer arayan kadın fotoğrafından daha kötüsü, ancak ve ancak, olanca yorgunluğuna aldırmaksızın, tüm gün susmanın acısını senden çıkartmakta ısrarcı erkek olabilir sanıyorum :S

sus 2dk be adam.. zaten yorgunum; uzatmışım ayaklarımı.. bırak 3dk sakinleyeyim; bir kan beynime ve diğer beynime gitsin ayacıklarımdan... çok reca ediyorum; vallahi kaldırmıyor benim kafa; yaşlıyım, gıcığım, huysuzum biliyorsun...  2 dk sus... noolur sus... yalvarıyorum bak, sus :/

26 Mayıs 2014 Pazartesi

Peynir Kardeş

Eriyip, tost makinasında yapışıp kalan peynir kardeş.. Kavrulmuş fındığım, sabah çayım, çörek otum, ballı kaymağım.... Sabahımın renkleri, gönlümün böcükleri..

Bir "meme" değilsiniz, kabul. Ama renksiz günümü şenlendirmeye yetiyorsunuz ya bir kaç saatliğine de olsa; Allah da sizi şenlendirsin; yiyeniniz çok olsun... Seviyorum sizleri :S

Eğlencelik Oyuncaklar 3 (+18)

Bir bilmecem var yine çocuklar... Haydi sor sor.. Çocukken pek oynardık hani.. Acaba nedir nedir?... Halkalar denince akla... Tamam şimdi buldum!.... Hemen, onun adı gelir.. ???? ????? ?????

Bilin bakalım nedir bu? (yazmayın yine. maksadı saptırmadan bilin, gülümseyin, geçin....)

Eğlencelik Oyuncaklar 1:
http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2014/03/eglencelik-oyuncaklar-1-18.html
Eğlencelik Oyuncaklar 2:
http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2014/04/eglencelik-oyuncaklar-2-18.html

20 Mayıs 2014 Salı

Öküz Hakkında [1]

- Şarap seçimi hususunda en en ufak bir fikrim yok; ve bundan zerre gocunmuyorum. Üniversite döneminde Moda sahilinde gitar-laklak eşliğinde içilen köpek öldüren'lerin ötesini bilmem (bakma öyle suratını ekşitip; vakti zamanında gayet cool bir şeydi o bahsettiğim gitar-sahil muhabbeti).. En kral löjyon dö la fuar cart curt şarabını dahi koysan önüme, kuvvetle muhtemel köpek öldüreni tercih eder damak tadım :S

- Yatak başucumda 2 farklı aromada patlayan şekerlerden var hazır ve nazır; ve her iyi bir şey yaptığımda / özel bir şey başardığımda 1 tutam ödül veriyorum kendime..

- Düzenli ilişki ve abazalık dönemi o kadar uzun sürdü ki, yeniden prezervatif kullanmaya nasıl alışacağım hiç bir fikrim yok :S (yeni yeni modeller çıkartmış durex; dünyadan haberim yok)

- En az 50, belki 70-80 kez Çin/Capon yemeği yememe rağmen chopstick'lerle mücadelede ancak ve ancak 2 gün önce bir zafer parıltısı görebildim seksi ve erkeksi ellerimde.. O da sadece suşi kavrama derecesinde tabi; çok uzağım o çubuklarla ana yemeğe girişmeye hala.. (japon yemeğiymiş; piehh.. gören de kaplumbağa, böcek yiyoruz sanır.. hepi topu sebzeli nuudıl.. dök makarnanın üstüne soya sosu, aynı şey) ..

- Harflerin üzerinden şapka kaldırılmasına fena halde kılım; hala(haala) ve hala aynı olmamalı!

- Yatarken sırtıma, bacağıma falan değecek şekilde dikey duran bir yastık ekliyorum yatağın içine; yalnızlık kötü şey :S

- Kaktüsümü çok seviyorum; ve o da beni seviyor, biliyorum / hissediyorum..

- Gizli gizli yemek bloglarını(yerli-yabancı) takip ediyorum; hatta uzun zamandır sadece onları okuyorum diyebilirim :S

- Ömrü hayatımın en aseksüel aylarını yaşıyorum sanırım.. Askerde bile daha çok... tööbe bismillah.. neyse :S

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Rihanna'nın Poposu

Rihanna'nın poposuyla (bknz: link) tanıştığımdan beri popüler müziğe ilgimin arttığını net olarak söyleyebilirim.

Vaktiyle gelmişti bir gaz; kaydedip, Virgin FM cd'si yapmıştım yol için.. Mr.Saxobeat mı ne, bir şeyler vardı... Geveze vardı.. Mutlu günler.. Öyle kapı pencere tavan açıp, dıptıs dıptıs gidemez bu bünye; utanır.. Fakat yine de, izole kokpitimde yeterince hakkını verdiğimi düşünüyorum o dönemler.. E mutlu / keyifliydim diyorum ya; daha ne diyeyim?..

Çabuk geçti ama; 2 hafta öncesine kadar Rihanna'yla Beyonce'u yanyana koy, ayırt edemeyecek dunkofluktaydım (aha saxobeat'i de rihanna söylemiyormuş zaten; şimdi youtube'da ararken farkettim :S la dur; bir de nanana 'cmon! gibi bir şey vardı; o da mı rihanna değil?.. o da mı gol değil?!)

10 Sene önce ne dinliyorsam, hala aynı şeyler var playlistimde.. Ne acı..

Malmsteen mi kaldı lan? Yahut overdose Zeki Müren 30lu yaşlar için fazla erken değil mi?

İzole kokpitimde bağıra çağıra şarkı söylediğim seyahatlerimi özlüyorum :S


5 Mayıs 2014 Pazartesi

Komik Değil, Seksiyim Ben!!

Hiaaa!!......
Vallahi atacağım şu eriği birinizin kafasına!

'Komik' demeyin bana; komik değil, seksiyim ben!!


29 Nisan 2014 Salı

Nü Fotoğraftan Nerelere Nerelere

Nü fotoğraf diye bir şey vardı, öyle değil mi? Hatta dur, fotoğraf diye bir şey vardı yanılmıyorsam.. Teyy teyy..

Öküzün Nü Macerası, Bölüm 3:
http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2011/07/okuzun-nu-maceras-3-18.html
Öküzün Nü Macerası, Bölüm 4: 
http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2011/10/okuzun-nu-denemeleri-4-18.html

Haha.. Dur bak ne anlatayım size..

Vaktiyle, fotoğraf çekmek için çok sık gittiğim Şile'nin köylerinden birindeydim 5-6 sene kadar önce. Hafta sonu, 50km, dönüşte et mangal ıvır zıvır = miss.. (Bilen bilir; Şile'nin köyleri gez gez bitmez ve fotografik anlamda "gerçekten" iyidir bakmasını bilene.. )

İsim vermeyeyim; xx bir köyün girişindeki yol üzerinde(ormanın içinde), arabadan 100metre kadar uzakta fotoğraf çekiyordum aval aval.. Yanımda bir araç durdu, sürücü koltuğundaki 30'lu yaşların ikinci yarısında cillop abla bonusuyla.

Camı indirip, 'aaa ne güzel fotoğraf çekiyorsunuz.. biz de çok meraklıyız.. rahatsız etmiyorsam bir şeyler sorabilir miyim konuyla ilgili?' diye girdi lafa... Kardeşi özellikle çok meraklıymış, ve onu teşvik etmek istiyormuşmuş.. hangi makinayı tavsiye edermişim... Canon-Nikon farkı neymişmiş vs... Nereden alsınlarmış... (ne gazdı o vakitler... canon'u zengin etmişti memleketim şıpsevdi gençleri)

'Kardeş' deyince, 8-10 yaşlarında, saçları iki yandan örgülü bir kız çocuğu canlandı tabi bu dingonun zihninde.

Ufak bir duraksamanın ardından, 'aaa bak, görünür birazdan; benim ardımdan yürüyerek geliyordu o' diyerek devam etti sözüne.

-----

Oyttt :S

Anam, o ne... 1.80 boylarında bir afeti derya.. Salına salına yürüyor bana doğru :S

Allahın ormanında, tek başına yürüyüşte, ve benimle sohbet etmek için geliyor(ehe!)

Neyse uzatmayayım.. Orada 3-5 ayaküstü sohbetin ardından evlerine, daha doğrusu evlerinin bahçesinde çay ikramına davet edildim..

Yazılarımı okuyanlar az çok tahmin edecektir.. Ne yapar bu durumda bu dunkof; elbette utanır, çekinir, mırın kırın eder, tüyer.... Evet, yine öyle oldu elbette; daha uğramayı/gezmeyi planladığım çok köy var bahanesiyle uçarcasına toz oldum ortalıktan..

Kartvizitler değiş tokuş edilmiş; 'arayın tabi, yardımcı olurum acizane' sözü çıkmıştı ama bir kez ağızdan..

2-3 Gün sonra bir kahvaltı vakti çaldı telefonum.. 'Senin oralardayız.. yemek yedin mi? uğrayalım mı?'.. (bu arada ben hatunları şile'de gördüm; evim, tiEeee feneryolu'nda -ydı)

Eeeee... Ööööööö... E iyiii :S

15dkya kapıda ellerinde poşet poşet kahvaltılıklarla belirdiler.. Adını dahi bilmediğim otlar, peynirler, börekler, domatesler vs.. Abartmıyorum; 3-4 poşet ıvır zıvır almışlar... Hep böyle zengin yaparlarmışmış kahvaltını... Oh ohh:S

Biri torbaları açmak/yerleştirmek üzere mutfağa yönelince, diğerine(uzun ve daha genç olana) masayı gösterdim... Oturduk...

1dk, 3dk, 5dk... Naapıyor bu kadın mutfakta? (kesin çatal-bıçak çekmecesine kokain saklıyor; yahut ilaç damlatıyor peynirime! Ortalıkta para mara mı bırakmıştım yoksa?)

Kafayı bir uzattım.. bulaşıkları yıkıyor :S
Klodya şifır/afet-i derya tasviri haricinde zerre abartmıyorum; 48 saat önce ayaküstü tanıştığım kadınlar, evimde dünden kalan bulaşılarımı yıkıyordu(!)...

Yapma etme, yıkarım ben vs derken; çoktaaaan kahvaltı-çay may hazır edildi.... -ki ömrü hayatımda gödüğüm en zengin kahvaltı sofrası oydu sanıyorum; bilhassa 'yeşillik' anlamında...

Uyanığım ya.... Çayın nasıl demlendiğini görmedim, içmiyorum çaktırmadan; yahut dudak ucuyla fırt fırt içermiş gibi yapıyorum.. Börekimsi bir şey var; yemiyor, bekletiyorum tabakta... Uyuşturacaklar, bayıltacaklar, böbreklerimi çalacaklar vs diye... Aynı anda hem nezaketi elden bırakmamaya çalışıyorum; hem durumun şaşkınlığı var, hem de uyanık-paranoyak bünyeyi her daim dinç ve tetikte tutmaya çalışıyorum..

Neyse... Hazırlık süreci ve sohbet kısmıyla birlikte 2 saate yakın süren bir kahvaltı.. 3dk fotoğraf, 43 dakika uzun hatunun müzmin bekarlığı, 3dk fotoğraf, 43 dakika aaah ah düzgün biri olsa da evlense kardeşim muhabbeti.... (bu arada benim boyum 1.70; iri bir adam değilim)

En geç bir hafta sonra, bu sefer evlerindeki doğum günü partisine davet edildim...

Off çok uzadı yazı, sıkıldım :S Toparlıyorum...

Gel zaman git zaman, iyice kıllandım ben.. Yani ne abi; hem fizik hem de beceri anlamında ortalama bir memleketim erkeğinin bodoslama atlayacağı cillop ablayı, evde kalmışmış gibi bana mı yamamaya çalışıyorlar? cidden akıl almaz ölçüde sıcakkanlı-güzel insanlar mı? böbreklerimi mi çalmaya çalışıyorlar? yoksa bir orgy partiye falan mı gidiyor süreç? .. Karıştı tabi benim ouhoo, erkeksi, güçlü, seksi beynim...

Net olmalı her şey; huzursuz olur, fena gerilirim ben..

Xx zaman sonra,   dayanamayarak, büyük olana sordum 'nedir sizin derdiniz?' diye.. Hani malum; kardeşini ayarlamaya çalışıyor olsa dahi.. E ulan her yere kuyruk misali sen de geliyorsun; sarfedilen kelimelerin %80'i senin, %10'u benim, kalan yüzde onu ancak onun.. (sohbet konusunun %100ü 'o' ama).. E git madem kardeşin kalsın, onunla sohbet edelim :S

Böbrek desen, çok tuzaklar kurdum, taktikler yaptım denemek için.. Niye bu kadar gecikesin operasyona başlamak için..

Noolir?

Offf.. çok sıkıldım cidden... şu yukarıdaki karikatürü paylaşacaktım... önce nü fotoğrafa, sonra nerelere gitti yazı :S 

Sonuç1: Sonuçta bir pok yok afedersin... Noliir? Noooliir? Böbreklerimi mi çalacaksınız? Orgy mi yapıyoruz falan diye diye kaçırtmıştım hatunları.. Bozulmuşlardı hatta böbrek, sakatat falan deyince :S

Sonuç2: Var bir teorim aslında.. ama kesin delillerim olmadığı için, almayayım şimdi kimsenin günahını..

Oyy.. tamam bitti.. kapadık yazıyı... dağılın... Off..

Flashların kumandasını da evin eşyaları arasında unutmuşum zaten.. Pieehh... 

23 Nisan 2014 Çarşamba

Bende de Sorun Var

Şöyle bir düşünüyorum da.....
2-3 Kişi haricinde, ardından 'iyi kızdı.. severim.. allah mesut etsin' demeye devam ettiğim hemen hiç legal / ilegal ilişkim olmamış bu güne kadar..

Demek, bende de sorun var..
'Karakterim kim olduğumla, tavrım sizin kim olduğunuzla ilgilidir' sözü yalnızca bana söylenmemiştir çünkü eminim..

21 Nisan 2014 Pazartesi

Klozet Ustu Hakikatler

Kim ne derse desin, hava civa..
Hani "ayaklara kara sular inmişçesine" derler ya; hah işte, öylesi yorgun argın bir günün akşamı eve döndüğünde ne pofuduk koltuğun, ne ayaklarını uzattığın yumuşacık puf, ne milyorluk deri takımların, ne de ooh yayıl yayıl kanepen; hiç biri klozetin rahatlığını, dinginiliğini, huzurunu veremiyor arkadaş..

Pok püsürde değil ha olay, saçma/gereksiz yerlere çekme.. Tüm maharet klozet ve buddy'si kapağında; hani şu bildiğin beyaz, plastik ıvır zıvır, var ya; bütün mücize orada....

İşin mekanizması/mantığı hakkında hiç bir fikrim yok. Artık, insan popoyu uzatınca mı rahatlıyor(!), çıplak tene değen soğuk ve doğru dokuda/yumuşaklıkta nesnenin etkisi mi(whad?), yoksa hep dediğim gibi donu indirmek başlıbaşına bir tedavi mi, onu bilemiyorum..

Ama sanki her şey geçmiş; bir tek, saatlerce ayakta kalmanın/taşıdığı yükün etkisiyle kızaran/şişen ayacıklar kalıyor beriye..



Şu yazımda bahsi geçen eski evimin benden önceki kiracısı, hani şu yumuşak olanlar var ya, onların 'cart kırmızısından' bırakmıştı taşınırken geriye.. Daireye yerleşir yerleşmez, plastik eldivenler ve 15er saniyelik nefes tutuş periyoduyla ilk iş onu değiştirmiştim.. Ettiğim küfürler hala dün gibi aklımda.. 

Ne tip bir insan beyaz seramik klozet'in üstüne 'cart kırmızı' bir pofuduk kapak alır ki allasen?

18 Nisan 2014 Cuma

Var Mı Kıymeti?

Sunulan X bir hissiyat... Sevmek, özlemek, akıldan çıkartamamak, merak etmek, zaafiyet duymak.. Sana özel değilse şayet.... Kıymeti kalır mı allasen?

Seni görünce gözlerinin içi gülüyor mesela..... Eğlendiği, iyi vakit geçirdiği xx herhangi bir arkadaşını görünce de benzer şekilde parlıyorsa o gözler... Var mı kıymeti?

Seni her sohbette yerlere göklere sığdıramıyorsa mesela.. Xx komşusundan, xx arkadaşından, onlarca xx başkalarından da benzer şekilde bahsediyorsa konusu açıldığında? Var mı kıymeti?

Sensiz olamıyorum diyorsa.. Durup durup başa sarıyorsa mesela... Ve yine aynı şekilde önceki sevgili-partner ıvır zıvır için de benzer şeyler hissetiğini; onları da kafasından net olarak atamadığını biliyorsan... Var mı kıymeti?

Laklak mı, aşk mı? Sırtı sıvazlamak mı, hayran olmak mı? Özlem mi, yalnızlık korkusu mu?

Aşık olduğun 'şey' - gözlerinin içine bakışı, özlemi, ilgisi, tutkusu, heyecanı, adı her ne ise - yalnızca sana özel ve sen odaklı değilse, var mı kıymeti?

[yazıp da yayınlamadıklarımdan]

16 Nisan 2014 Çarşamba

Topla Bacaklarını !!

Aynen katılıyorum; topla o bacaklarını xxxx!

Ben er kişi olmama rağmen rahatsız oluyor, zor tutuyorsam kendimi; kadıngillerin aklından neler geçtiğini düşünmek dahi istemiyorum..

Özgürlük, edep - adap, apolitik -bomboş gençler, yozlaşma, popüler kültür......  Ah ah... ne çok şey var hakkında söylenebilecek .. Ve ne ince detaylar sinirleri böylesi zıplatabilen...

Bakmayın öyle..
Urfa'dan gelen köylü adam oturmaz öyle kolay kolay; o bacağını yaya yaya oturan götoşlar(afedersiniz) sıklıkla okumuş etmiş büyükşehir çocuklarıdır..

Offf ki ne off yani... Aynı bedende hem efendi uslu adam olmak, hem de overdose testesteron barındırmak ne zor iş be arkadaş..

15 Nisan 2014 Salı

Eğlencelik Oyuncaklar 2 (+18)

Bir bilmecem var çocuklar... Haydi sor sorrr.. Arabanın çakmak girişine takılır... Acaba nedir nedir.. 'Cokcok' deyince akla... Tamam şimdi buldum.. Hemen, onun adı gelir...

Bilin bakalım bu ne? (yazmayın!... bilin sadece)



Evet, hayvan olduğumun farkındayım.. Bak, yukarıda ne yazıyor: 'öküzün önde gideni'...

12 Nisan 2014 Cumartesi

Rüya

Hani hani....
Vakitsiz / hesapsız bir uykunun ardından 'hıaa! neredeyim? geç kaldım!' adrenalin patlaması vardır ya..... hah işte; onun hemen ardından gelen 'şşşş.. sakin ol şampiyon.. cumartesi bugün..tamam; sakin.. sakin!..' kısmına bayılıyorum ben.. Ama onun da ardından gelen 'hay sokiiim, rüyaymış' kısmını sevmiyorum bak; doğruya doğru.


8 Nisan 2014 Salı

Marilyn Monroe Profil Fotoğraflı Blogger'lar

Şu, profillerine Marilyn Monroe fotoğrafı koyan hanım kızlarımızın Marilyn'den çok Banu Alkan'a benzediklerini ilk kim ve ne zaman söylemeye cesaret edecek pek merak ediyorum..

İlla Öküz sivrilik yapsın.. illa Öküz soksun kızgın fırının içine ellerini; o didiklensin / parça pinçik edilsin panter lale'lerce..

Ben olmasam ne edeceksiniz siz?

Hayır bir de madem sarı, pamuk pamuk, güzel kadın seçeceksin profilin için; seçsene mavi boncuk Emel Sayın'ı? Amerikan conconları siziii... (iç ses: 20 yaşındaki hatun ne bilsin emel sayın'ı pis dingo; herkes senin gibi dinozor mu?)

Bknz: Yaşlandıkça aksileşen memleketim erkeği profili :/

24 Mart 2014 Pazartesi

Sibel Can

iç ses: Sibel Can mı Dinliyorum, Bana mı Öyle Geliyor? :S

Yedi bitirdi beni şu içimdeki alaturka herif.. Tam dört nala bdsm/korn koşmaya başlayacak(iç ses: atma evladım, atmaaa), yahut gizemli adam/fotoğraf/bocelli karizmasına bürüneceğim.. hoop, bir yerlerden kafasını çıkartıveriyor bu pis melankolik.

Nereden dadandı/tutundu bilmem erkeksi, güçlü, kaslı, karizmatik zihnime; 2 saate yakın oldu, aynı şarkı dönüp duruyor playlistimde..

Ekranı pusluyor... Uzuuun yıllar öncesine gidiyoruz....
(alttaki yuutub'u çalıştırıp, fon müzüğü yapmanızı öneririm)

Platonik ve çeşitli sebeplerle imkansız hisler beslediğim(-ki hislerimin karşılığı olduğunu net biliyordum) bir hatunla 15-20 sene kadar önce yaptığım dağ/orman yürüyüşü.... Güneşin altında, 20km'lik(iç ses: atma ziyaa!), zorlu bir parkur....

Yürürkenki mutluluğum.. 'hiç bitmese!' hissim.. dinginlikte büyüyen ayak seslerimiz.... dillendirmediğimiz, ama her ikimizin de farkında olduğu 'allahın dağı.. sapık çıkar-ayı çıkar' endişesi.. içgüdüsel koruyan öküz/emanet kız dürtüsüyle, yola çıkmadan önce mutfaktan haşırdığım tereyağı bıçağı.. yolda rastladıklarımızın 'deli misiniz lo? güneşin altında, burada ve bu yaşta onca yol' diye dile gelen bakışları.. koyuncu amcayla sohbetimiz.. keçi pokları.. hedefe varınca kendimizi zor attığımız dingil dingil, tahta köy iskemlesi.... ayakları uzatıp kana kana içtiğimiz buz gibi sakızlı gazozun tadı....

püfür püfür rüzgar.. ve beride, köy gazinosunun o cazır cuzur hoparlöründen fısıldayan sibel can.....

sonra dönüş yolu.. pet şişe dolusu suyu bir kızın kafasından aşağı neden boca etmemek gerektiğini öğrenişim(bknz: transparanlaşan beyaz tshirt-allahın dağı-emanet kız).. ömrünü zorlayan şıpıdık terlikler.. 'ben korkmam ki' diye yaptığı mini cesaret gösterileri.. çıplak ayakla yürümek mevzu bahis olduğunda, bir kızınkinden dahi narin ayaklarımın olduğu gerçeği.. domuz çıkacak/yılan çıkacak adrenalini.. vidanjör :S .... endişe.. yorgunluk.. mutluluk... sessizlik..

huzur....

aahh ahh.. gençlik güzel şey yavriim; kıymet bilin :/

20 Mart 2014 Perşembe

Blogspot İzleyiciler Kutusu Hakkında - Çözüm

Ula aylardır çözemediniz şu sorunu; hiç mi google'ı açıp sormuyorsunuz 'e ne etcez şimdi?' diye.. Hep devletten bekleyin, hep devlet yapsın/etsin/koştursun; silmeyin siz hiç poponuzu... Pis tembeller..

Bir kaç aydır devam eden şu 'ziyaretçiler kutusu' probleminin çözümü:

Gir anam blogspot.com kontrol paneline.. Ayarlar > Yayıncılık - Blog Adresi kısmına gel(bön bön bakma, yukarıda işte kocaman). Orada yazan blog adresine 1-2 harf ekeyip, değiştir. ali.blogspot.com iken, veli.blogspot.com yap örneğin.. bekle bir 10-15sn... İşlem bitince, hoop bir önceki haline geri döndür..

Thats all baby..
Aç şimdi blogunu; tepe tepe kullan..

Teşekkür amaçlı meme fotoğraflarınızı okuzovskigmail'com'a gönderebilirsiniz; 'ıııay bu ne?' demem katiyen ;)

Hasta Refakati

Ömrü hayatında hasta bakmamış, hasta refakatçiliği(bilhassa devlet hastanesinde) yapmamış insan.... Eksiktir bence...

Bence yani.. Olmamıştır o daha..

Allah sıkıntı verip mecbur etmesin elbet, orası ayrı. Ama başa geldi mi de, kontesliği bir kenara bırakmayı, kolları sıvamayı bilmek lazım..

Çiş torbası boşaltmaktan gocunmayan concon kız/erkekden daha sevimli kaç şey vardır ki şu hayatta? (yok; sevimli doğru kelime değil.. şöyle 'aferim dostum' diye sırtı sıvazlanası diyelim)

Not: Doktorlara atış serbest elbette.. Ama hastanede gacı / adam tavlanmaz güzel arkadaşım; tuhaf tuhaf şeyler kurma kafanda.. En iyi ihtimalle öğrenci yahut hemşire tavlarsın; -ki onlardan da sana ekmek çıkmaz.. Boşver, önüne bak sen; her kuşu miktin kaldı bir leylek zaten, tööbe...

18 Mart 2014 Salı

Tunç'un Babası

Her geçen gün, 30 yaşın altındakilerden daha bir irrite olmuş/oluyor hissediyorum kendimi :S

15 Yaş ergen tiplerin, ieehh, ittir kaktır bir üst modeli gibi hepsi. Hele ki bir de overdose sosyal olmaya görsünler.. Hele ki nokta bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olsunlar....

Yaşlanıyorum evet :/

Tunç'un babası gibi hissediyorum kendimi :(


14 Mart 2014 Cuma

Izdirapsin Semsiye Cikolata!

Yine aynı sınav... Yemeli mi, saklamalı mı... Şimdi mi yemeli, sonra mı yemeli?

Ya biterse? Ya açarken ambalajını yırtarsam? Ya özlersem?

Ambalajı da güzel meledin; nasıl kıyıp da bozacağım ki şimdi bunu :/

Offff... Hem cennet meyvesi, hem süzme ızdırapsın şemsiye çikolata!

İlgili yazım:
http://okuzunondegideni.blogspot.com.tr/2010/11/semsiye-cikolatalar-salak-okuz.html

5 Gün sonra eklenen not: Başardım!

Biri gitti, diğerini çekmecede huzurla kurtlatabilirim :)


12 Mart 2014 Çarşamba

13 Temmuz 2014 Metallica İstanbul Konseri!

Nı hahaa!!
Duyduuk, duymadık demeyiiiiiin... 13 Temmuz... İTÜ Stadyumu.... Metallicaaaaa!!! ( justiiiin!! diye bağıran kızlar gibi oldu, değil mi? )

Kaçıncın olacak pis öküz? 4 mü?

HDR & Instagram Çıktı, Mertlik Bozuldu